Geçen Zaman, Geçmiş Zaman
Tarih, Kültür ve Siyaset Yazıları
Rönesans / Protestan Reformu / Erken Modern Dönem / Bilim Çağı (1350-1650)
On altıncı yüzyılın son çeyreğinden itibaren alınan yenilgiler, kaybedilen topraklar, başta Osmanlı İmparatorluğu olmak üzere, Müslüman ülkelerin aydınlarını Batı karşısında içine düştükleri güçsüzlükten kurtulmaya yönelik arayışlara sevk eder. Bu çerçevede geliştirilen muhtelif tezlerin önde geleni, sorunun bizzat İslam dininin vazettiği temel değerler ile Peygamber ve sahabelerin uygulamalarından kaynaklandığı şeklindedir. Buna göre, İslam dünyasının Batılı devletlere yenik düşmesinin başlıca nedeni, kapitalizmin gelişmesi için gerekli olan risk üstlenebilen işadamı tipolojisini üretebilecek kültürel altyapının gelişmemiş olmasıdır. Ernest Renan ve Lord Cromer gibi ilk dönem oryantalistlere ve “Batılılaştırmacı” aydınlara göre, bilim, felsefe ve teknolojide geri kalmışlığının başlıca nedeni, İslam dininin özgür araştırmaya karşı ve engelleyici olmasıdır. Bu söylem, Müslümanların başından itibaren bilime ve felsefeye karşı düşmanca bir tavır sergilemiş olduklarını iddia eder. Oryantalist değerlendirmelere cevaben Cemaleddin Afgani’den, Namık Kemal’e kadar çok sayıda Müslüman entelektüel tarafından kaleme alınan “apoloji” tarzındaki müdafaanameler, projektörlerini doğrudan İslam dini üzerine yöneltirken, Batı zihniyetinin gerçeğinin aydınlatılmasında yetersiz kalınmış, rekabeti hakkıyla değerlendirmek yolunda tatminkâr sonuçlara ulaşılamamıştır.
Buna karşın 1570-1815 yılları arasında Yahudi-Hıristiyan, Yakın Doğu ve Yunan-Roma geleneklerinin sorgulanmasıyla başlayan entelektüel çıkışlar, “bilginin yeniden tanımlanması” olarak ifade edilen büyük düşünce devrimiyle sonuçlanır. Thomas Hobbes’dan Spinoza’ya, William Shakespeare’den Karl Marx’a kadar adlarını dünya düşünce tarihine kazımış olan düşünürler, Avro-Amerikan toplumu İS Üçüncü yüzyılda yazan Cyprian’ın tanıyamayacağı bir biçimde değiştireceklerdir.
Batı’ya Yön Veren Metinler’in ikinci cildi, ilk sömürgecilik girişimlerinin gözlendiği 1570’lerden, kuantum kuramının babası 1858 doğumlu Alman fizikçi Max Planck’ın bilimsel otobiyografisine kadar, Batı medeniyetini tanıma yolunda yüzlerce yıldır entelektüel dağarcığımıza katmayı ihmal ettiğimiz metinleri sunmaktadır. Söz konusu bu metinlere aşinalık geliştirmenin okurdan özel bir sabır, sebat ve gayret talep edeceklerini teslim etmekle birlikte, Batı’ya Yön Veren Metinler’in katılınması gereken müthiş bir serüven olduğu da kuşkusuzdur.