Saray ve Ötesi
Abdülhamid Sonrası Meşrutiyet’in İlk Yılları
Bir Şehzadenin Ruh Portresi
Abdülhamid Han, imparatorluğun yönetiminde birinci dereceden söz sahibi olduğu uzun hükümdarlık yılları boyunca gerek uyguladığı strateji ve yönetme biçimi, gerek aldığı kararlar itibariyle hep tartışıldı. Tartışmalar, bugün de
hiçbir azalma olmaksızın sürüyor.
Abdülhamid Han’ı anlamamız ve onunla ilgili tartışmayı ülkemizin ve insanımızın yararına olarak sürdürmemiz şart. Ama hükümdar bile olsa bir insanı anlayabilmek, şimdiye kadar didik didik edilmiş zamanın şartları ve yaşanan olguların incelenmesinin yanı sıra kişiliğine, hangi ortamlardan ve durumlardan geçerek nasıl bir insan olduğuna, yani psikolojisine de odaklanmayı zorunlu kılıyor.
“Bir insan hakkında elde edilebilen bilgilerin psikolojik bilgi araçlarıyla yorumlanması ve o insanın kişiliğinin nasıl şekillendiği hakkında yorumlar yapılması” olarak tanımlanan psikobiyografi, tarihsel psikolojinin bir dalı. Tarihsel psikolojinin önemini bilenler, o olmadan yapılan tarih yazımının gerçek bir tarih olmayacağı kanaatinde.
Tarihte önemli roller üstlenmiş insanların psikolojik gelişimlerini ele alan psikobiyografi ise tarihsel psikolojinin olmazsa olmazı.İşte şimdi Abdülhamid Han’ı anlamak, daha doğrusu anlamamızı daha da geliştirmek için gerçek bir fırsat duruyor. Ve O’nu anladığımızda birçok şeyi anlamış olacağız…
Prof. Dr. Erol Göka